e
sv

Yavuz Sultan Selim’in Kaleminden Şiirler

86 Okunma — 10 Mart 2025 23:20
avatar

admin

  • e

    Mutlu

  • e

    Eğlenmiş

  • e

    Şaşırmış

  • e

    Kızgın

  • e

    Üzgün

Osmanlı Devleti’nin 9. padişahı Yavuz Sultan Selim; sert, cesur ve otoriter bir hükümdardır. Devlet işleri ile daha Trabzon’da sancak beyliği yaptığı dönemden itibaren ilgilenmeye başlamış, Gürcü Kralı’na karşı düzenlediği seferden başarıyla dönmüştür. Sonrasında doğudaki Safevi tehlikesinin günden güne büyümesi karşısında babası II.Bayezid’in hiçbir hazırlık yapmaması ise onu oldukça sinirlendirmiştir. Bu duruma daha fazla sessiz kalamayan Yavuz, yeniçerilerin desteğini arkasına alarak 24 Nisan 1512 tarihinde babasını tahttan indirmiş ve yerine geçmiştir.

Yavuz Sultan Selim, ilk iş olarak Safevilere karşı Çaldıran Savaşı’nı gerçekleştirip büyük bir zafer kazanmıştır. Ardından Avrupalı devletlerle barış anlaşmalarını yenilemiş ve böylece dostluk ilişkilerini pekiştirerek olası bir batı tehlikesini bertaraf etmiştir. 1515 yılındaki Turnadağ Savaşı ile Dulkadiroğulları’nı, sonrasında ise Mercidabık (1516) ve Ridaniye Savaşları (1517) ile Memlükleri mağlup etmiştir. Bu sayede kısa süre içerisinde; Maraş, Malatya, Adana, Musul, Kerkük, Suriye, Lübnan, Filistin, Mekke, Medine, Kudüs ve Mısır gibi stratejik bölgeleri ele geçirmeye muvaffak olmuştur.  

Padişahın edebi yönüne değinecek olursak eğer kendisinin sanatçılara fazlasıyla önem verdiğini ve hemen hemen tüm şair dostlarını seferleri sırasında yanında götürdüğünü söyleyebiliriz. Bu tutumunun sebebi ise savaşlarda yaşananların birinci ağızdan kaleme alınmasının gerekliliği ve onca keşmekeşin ortasında ufak da olsa bir soluk alma isteğidir. Yavuz’un yanında götürdüğü şairlerden bazıları şunlardır; Kemalpaşazâde, Revanî, Halîmî, Sucûdî, Tali’î, Güvâhî, Fehmî ve Nihâlî. 

Yavuz Sultan Selim, doğu seferinden dönerken pek çok İranlı şair, alim ve sanatkarı da beraberinde İstanbul’a getirmiştir. Onlarla bir mecliste oturup sohbet etmekten büyük keyif alan hünkar aynı zamanda çok iyi bir ressam ve çok da iyi bir şairdir. “Selimi” mahlasıyla yazmış olduğu şiirlerini bir divanda toplayarak gelecek nesillere eşsiz bir miras hediye etmiştir. Eserinde; 2 münacat, 1 naat, 102 gazel ve 1 naat-ı nebevi bulunmaktadır. Günümüzde bu divan; İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Nuruosmaniye Kütüphanesi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde yer alır.

Yavuz Sultan Selim’in 10 adet şiirini günümüz Türkçesi ile sizler için derledik, keyifli okumalar dileriz.

1)

Gam kılıcı tenimi yaraladı, daha da yaralasın.
Bela ve mihnetim arttı, daha da artsın.

Ey dostum bana hayır dua etmek istersen,
Şöyle de: “Aşk kılıcı vücudunu daha ziyade yaralasın.”  

Ya Rabbi öyle aşıkım ki kendi kanıma susamışım.
O keman kaşlının şuh gözü daha hunhar olsun.

Onun aşkının ıstırabını çekmek bugün zordur.
Ya Rabbi dilerim kimse onu çekemesin, şimdikinden daha güç olsun.

Ya Rabbi dertlilerin deva aradıkları vefa vadisinde,
Onun aşkıyla kim hasta düşmüş ise daha beter olsun.

Niçin nasihat dinlemedi de rezil rüsva oldu gönlüm?
Bu suçumun cezası olarak kanlı yaşlar döksün gözüm.

Selimi, rakip bizi sevgilinin diyarından avare etti. 
Dilerim Allahtan ağyarın gözleri, etekleri gibi ıslak olsun.

2)

Ne zamana kadar ah-ü feryat edip herkesin nazarında kötü kişi olacağım?
Saki, gel kadehi dolu dolu sun ki kendimden geçeyim.

Yarimin hattını bir kağıtta okuduğum zaman öyle candan istiyorum ki,
O kağıdın bir harfine kendimi kurban edeyim.

Hayatta rüsvaylık ve bednamlıkla meşhur olayım.
Bu ayrılışla belki kendimi iki alem halkından kurtarırım.

Sevgilinin köpeği benim feryadımdan bir nefes rahatsız olsa,
Başımı secdeye koyup ederim kendime yüz beddua.

Selimi, öyle istiyorum ki iki alemden de çekilip kurtulayım.
Aşıklar içinde bari bu suretle yalnız kalayım.

3)

Gözlerin kargaşa çıkarmada kaşın ile ortak mı ki?
Gönül zülfüne asılmağa acele eder canbaz mı ki?

Bizi çok üzdüğün lütfuna başlangıç mı ki?
N’ola ki, işve mi ki, eziyet mi ki, naz mı ki?

Gönül avlamada alem bilir ustalığını.
İyice sakın zalimliğini aleme yayılmasın.

Seninle biliş iken yabancılık göstermenin nedir sırrı?
N’ola ki, işve mi ki, eziyet mi ki, naz mı ki?

Gönül nedir, nesne mi var aşk ateşine yakmadığın?
Aşk zincirine gerdan mı bıraktın takmadığın?

Beni görünce yüzün döndürüp de bakmadığın.
N’ola ki, işve mi ki, eziyet mi ki, naz mı ki?

Bu Selimi kuluna üzüntüyü yol eylediğin.
Aşkın yolundaki bunca doğruyu yalanladığın.

Yüzün gösterip sonra gizlediğin.
N’ola ki, işve mi ki, eziyet mi ki, naz mı ki?

4)

Aşka karşı bu yanıp kavrulan gönlümde öyle bir kıskançlık vardır.
Güzelleri seven herkesin can düşmanıyım.

Açıktan açığa adam öldüren güzellerin gözüdür.
Hiçbir ayıp ve kabahati olmayan aşkım gizlidir. 

Ferhat ve Mecnun efsanelerini ne kadar okudular bana.
Onların ıstırapları benim perişan halimin en küçüğüdür.

Yaşlı gözümün ırmağına nasıl sokarım uykuyu?
Hususuyla orası salman servimin evidir.

Ey çadırı içinde oturan ay gibi güzel.
Senin hayalinin sultanı için gözüm çadır, kirpiklerim iptir.

Ben feryadımdan sıkılıyor diye ederim efgan.
Halbuki o peri yüzlü benim efganımla hiç alakadar değildir.

Cismini bir anda yüz parça eden aşk ıstırabıdır.
Melamet dikeninden bir an hali olmayan benim eteğimdir.

Gözyaşının seli gönül ateşini söndürmemelidir.
Zira bu ateş benim ayrılık gecemin feneridir.

Ey Selimi nasıl can ve cihanı yoluna feda etmem?
Misafirim, aşk padişahıdır.

5)

Mihnet yolunun toprağıyım, ayrılık otumdur benim.
Başımın üzerindeki bela bulutu, siyah çadırımdır benim.

Cennet bahçesi baştanbaşa, aşkımın gülünün bir yankısıdır.
Cehennem ateşinin harareti, ahımın ateşindendir benim.

Dağlarca gamım var fakat kimseye söylemem.
Belki bu bela ve zulüm yardımcımdır, sığınacağım yerdir benim.

Istıraptan can versem aşkın sırrını açık etmem.
Zira aşıklık rütbesi, Allahım’ın sırrıdır benim.

Ay yüzünün gamından vücudum bir samana döndü.
Bu samanyolu kıvılcımları, samanımın ateşindendir benim.

Sevgili giderken yolunun üzerinde Selim’e rastladı. 
Döndüğü zaman dedi “O halâ yolumun üzerindedir benim.”

6)

Aşkın sırrını açığa vuruyorsam, bu bir deliliktir.
Dert ortağına sırrını doğruca söylemek, akıllıca bir harekettir.

Aşk hali ile hallenen birisine,
Kendi ahvalini eksiksiz açmak en büyük mertliktir.

Daima senin diyarının köpeğine yabancıyım diye,
Ey güzeller şahı utanıyorsun benden.

Yanayım diye gamının etrafında dönüp dolaşıyorum.
Ne yapayım canına feda eden bir mum alevidir.

Ben nerede senin visaline nail olmak nerede? 
Selimi gibi senin aşkınla bir arada bulunmak, benim için saadettir.

7)

Aşk mülkinde şarktan garptan haraç aldım.
Gam askerinin padişahıyım, kumarbazdan yoktur korkum.

Öyle bir dereceye ermiştir ki devletim,
Yedi iklimden bac alır himmetim.

Fani dünya tahtı için niye uzun uzun düşüneyim?
Benim tahtım bahtım, fethim de tacımdır.

Benim askerim kılıç denizinin cevheridir.
Yüksek himmetim sayesinde hiçbir şeye muhtaç değilim.

Her ne kadar hilekarane ve iyi söz söylerlerse de, 
Ne emir ne de vezirin sözleri gitmez hoşuma.

Gönlüm dert ve gama alışmıştır.
Tabibe söyleyin ilaç vermesin bana.

Selim bir bela dağıdır, haset ise onun karşısında.
Bir dağ ile çarpışan bir cam parçasının akıbeti bellidir.

8)

Senin aşkından mecnun olan gönül, daha da mecnun olsun.
Gam diyarında daha perişan ve rezil rüsva olsun.

Güzellik gülünün üzerinde yetiştiği servi boyun,
Daima daha taze, daha güzel olsun.

Güzel gözün hile ile beni öldürdü fakat zarar yok.
O güzel göz isterim ki aşk fenninde daha mahir olsun.

Ben gam yolunda gün günden daha alçalıp toprak oldum.
Dilerim senin güzelliğinin mertebesi gün günden daha yüksek olsun.

Ey Selim, gerçi senin için gam daima bol bol hazırdır.
Fakat bundan ziyade, daha iyi şekilde hazır olsun.

9)

Bülbül gibi gülistan, bostandan ayrı düştüm.
İstemem altın kafes, vatandan ayrı düştüm.

Ey gam öldürme beni bu hicran gecesinde,
Zira bir güneş yüzlü handandan ayrı düştüm.

Gönül feryad ediyor karanlık gecelerde.
Gamlıyam bir mah cemal sultandan ayrı düştüm.

Hicran ile ne hale geldiğimi soranlar,
Sormayın ahvalimi ben candan ayrı düştüm.

Selim’i kınayanlar bilmez ıstırabımı.
Şu canıma can katan canandan ayrı düştüm.

10)

Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur

________

Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Herkesi sen dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur, düşman olur, sözü geçen olur, hükümdar olur

benzer içeriklerBENZER İÇERİKLER